Cannes Film Festivali’nden Rusya’ya Yasak
Cannes film festivali, Ukrayna’daki savaş sona ermediği sürece Rus heyetinin 2022 festivaline katılımını yasaklayacağını bildirdi.
Açıklamada Rus heyetinin yalnızca savaşın Ukrayna halkı için kabul edilebilir bir şekilde sonlanması durumunda festivale katılmasına izin verileceği belirtildi.
Festival organizatörleri ayrıca Moskova’nın Ukrayna’yı işgalini ve uyguladığı şiddeti protesto eden Ruslar’ın cesaretini de tebrik etti.
Açıklamada protestocular arasında sanatçıların ve film sektöründen profesyonellerin bulunduğu, bu kişilerin rejimle mücadeleden hiç vazgeçmedikleri ve hükümetin kabul edilemez eylemleriyle ve Ukrayna bombardımanıyla bağlantıları olmadığı belirtildi.
Dünyanın önde gelen kültür-sanat etkinliklerinden Cannes Film Festivali’nin 1939’da başlama nedenlerinden biri de İtalyan diktatör Benito Mussolini'nin dönemin önde gelen etkinliklerinden Venedik Film Festivali’ne müdahalesini protesto etmekti.
Açıklamada ‘‘Faşizme ve Nazi diktatörlüğüne direnerek 1939’da başlayan festival kendi tarihine bağlı kalarak her zaman sanatçıların yayında olacak, şiddeti, baskıyı ve adaletsizliği kınayacaktır’’ denildi.
Elçi Bodnar: “Türkiye Montrö’yü Titizlikle Uyguluyor”
Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar, “Türkiye'nin titizlikle uygulamış olduğu Montrö Sözleşmesi'nin 19'uncu maddesine göre savaşta olan tarafların gemilerinin Karadeniz'e çıkarılması yasak. Türkiye bu bağlamda anlaşmanın hükümlerine titizlikle uyuyor ve uyguluyor. Bunun için de Türkiye'ye minnettarız” dedi.
Bodnar, Rus işgalinin altıncı gününde son durumu ve Türkiye-Ukrayna ilişkilerini bu akşam düzenlediği basın toplantısı değerlendirdi.
İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki gemi trafiğine ilişkin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklaması hakkında Bodnar, “Türkiye’nin titizlikle uygulamış olduğu Montrö Sözleşmesi'nin 19'uncu maddesine göre savaşta olan tarafların gemilerinin Karadeniz'e çıkarılması yasak. Türkiye bu bağlamda anlaşmanın hükümlerine titizlikle uyuyor ve uyguluyor. Bunun için de Türkiye'ye minnettarız. Bugünkü durumda çok adil bir karar ve uygulanması lazım. Çünkü Ukrayna'da bir savaş devam ediyor, Rusya’nın askeri operasyon olarak adlandırıldığı aslında Ukrayna halkına yapılan bir soykırımdır” görüşlerini aktardı.
Rusya’yla müzakereler içinse ortak bir nokta bulunabileceğini kaydeden Bodnar, “Bu müzakereyi sınıra yakın ormanda yapmaktansa İstanbul'da yapmayı tercih ederiz” dedi. Belarus’un ise tarafsız olmadığını ve güvenilir olmadığını sözlerine ekledi.
Bodnar, Ukrayna’daki duruma ilişkin “Bu 5 gündür devam eden savaştan dolayı biz 350'den fazla can kaybı yaşadık. Bu 350’den 16’sı çocuk. Bin 684 kişi de yaralandı. Bu bin 684 kişiden 116’sı çocuk. Dün bir çocuğun ambulansta öldüğü görüntüler gelince gerçekten bizim her şeyimiz durdu. Peki böyle görüntüler gelince Rus Büyükelçisi ‘Biz orada aslında askersizleştirme ve ‘Nazisizleştirme’ operasyonu gerçekleştiriyoruz' açıklamasını nasıl yapabilir? Cephe hattındaki bazı şehirlerimiz neredeyse yaşamını yitirdi. Kuşatma altındaki bazı şehirlerimiz su, ekmek gibi acil ihtiyaç ürünlerinden mahrum bırakıldı” diye konuştu. Şu anda 500 binden fazla kişinin Ukrayna’yı terk ettiğini söyleyen Bodnar, yaklaşık 160 bin kişinin ise zorunlu olarak Ukrayna içinde yaşadıkları yerleri değiştirmek zorunda kaldığını söyledi.
Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakerelerle ilgili olarak Bodnar, “Rusya tarafından daha önce de ifade ettiği talepler geldi. Şu an silahlarınızı bırakarak teslim olun gibi. Onlar da Yılan Adası'ndaki askerlerimizin vermiş olduğu cevaptan aynısını aldılar. Bu ön müzakere toplantısıydı ve müzakere toplantısı Rus tarafının barışa dönmek istemediğini gösterdi. Rusya'nın ana hedefi Kiev ve diğer büyükşehirler. Müzakere sırasında baskıyı artırmak için hiç silahlarını bırakmadılar ve süreç ortadaki ateşlerin gölgesinde yapıldı. Bizim cevabımız çok net, Ukrayna'yı teslim etmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Bodnar, “29 uçak, 29 helikopter, 198 tank, 846 savaş aracı, 77 ağır topçu sistemi, 7 hava savunma sistemi, 24 çoklu fırlatma sistemi, 60 çeşitli miktarda sistem, 2 gemi ve yaklaşık 5 bin 700 asker yok edildi. Ukrayna medeni bir ülke olarak savaş kurallarına uyuyor. Kızgın olmamıza rağmen rehine alınanlara ilgili yardımı sağlıyoruz. Özellikle onların akrabalarının kendileriyle iletişime geçmesini sağlamak için özel bir çağrı merkezi oluşturuldu” sözleriyle Rusya tarafına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Büyükelçi Bodnar, Kiev’e Rus askeri konvoyu ilerlemesiyle ilgili ise, “Son 5 gündür Kiev'e benzer konvoylar gidiyordu. Tüm bunlar artık tarihe geçti. Hiç kimse bu saldırıya karşı koymamızın kolay olacağını söylemiyor ama emin olabilirsiniz ki Kiev'in savunması güçlü. Şu an burası tanksavar ve uçaksavar araçlarla güçlendirildi. Hava savunma sitemimiz Avrupa'dan gelecek sistemlerle güçlendirilecek. Son 3 günde yaklaşık 150 bin kişi seferber olarak Ukrayna ordusuna katıldı” iddialarını aktardı.
İranlı Hamaney ABD’yi Ukrayna Krizi Nedeniyle Eleştirdi
İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Salı günü yaptığı açıklamada, Ukrayna'daki savaşın durdurulması gerektiğini söyledi. Hamaney, açıklamasında, Amerika’nın "mafya benzeri rejimini" Ukrayna’daki çatışmayı yaratmakla suçladı.
Geçtiğimiz hafta ordusuyla Ukrayna'yı işgal eden Rusya, yıllardır Batı yaptırımları altında olan İran için stratejik bir ortak. Tahran ve Washington yıllardır birbiriyle düşmanken, İran ve Rusya ticari bağları derinleştirdi ve Suriye’deki savaşta müttefik oldu.
Televizyonda yayınlanan bir konuşmasında Hamaney, “Amerikan rejimi krizler yaratıyor, krizlerle yaşıyor ve dünyadaki çeşitli krizlerden besleniyor. Ukrayna bu politikanın bir başka kurbanı” dedi.
Hamaney, konuşmasında, “Bana göre Ukrayna, Amerika'nın hazırladığı krizlerin kurbanı” ifadesini kullandı.
Hamaney, “Buradan çıkarılacak iki ders var. Amerika ve Batılı güçlerin desteğine bağımlı olan devletlerin, bu tür ülkelere güvenemeyeceklerini bilmeleri gerekiyor” diye ekledi.
Haberin devamı için tıklayın
ABD’den BM’deki Bir Rus Çalışanı Sınır Dışı Etme Girişimi
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Sözcüsü Stephane Dujarric, ABD’nin, Rusya vatandaşı bir Birleşmiş Milletler çalışanını sınır dışı etme kararıyla ilgili soruları yanıtladı. Sözcü Dujarric, söz konusu çalışanın kimliğiyle ilgili ayrıntı paylaşmayacağını belirterek, ABD’nin, BM-ABD Merkez Anlaşması’nın 13(b) maddesi uyarınca 28 Şubat’ta BM’ye resmi talepte bulunduğunu doğruladı.
“Bizler de kendimizi bu durum içinde bulduğumuz için üzgünüz” ifadelerini kullanan Dujarric, “ABD’de yaşama haklarını kötüye kullanan”, Birleşmiş Milletler’de görevli bir Rus istihbarat çalışanının sınırdışı edilme sürecinin başlatılması için Pazartesi günü ABD tarafından adım atıldığını belirtti.
Dujarric ayrıca, “Bu kararın anlaşılmasını daha da zorlaştıran şu ki; söz konusu personelin görevi 14 Mart’ta zaten bitecekti” dedi.
Amerika ayrıca Rusya’nın New York’taki BM Daimi Temsilciliği’nde görev yapan 12 diplomatın da “ulusal güvenlik” kaygıları nedeniyle ülkeden ayrılması kararı aldı. Rusya’nın BM Büyükelçisi Vassily Nebenzia, ABD’nin 12 Rus diplomatın ülkeden ayrılması yönündeki kararının “düşmanca” olduğunu savundu. Diplomatlara ABD’den ayrılmaları için 7 Mart’a kadar süre tanındığı belirtiliyor.